Best Portal Paylasım Forum Sitesi
Hosgeldin Misafir Kardesim.. Hemen Üye Ol ve Katıl Sende Bizden Ol.. Tek Yapman Gereken Üye Olmak..

Muş Tarihi ve Resimleri Samar

[ Yönetim ]

Muş Tarihi ve Resimleri 35125450
Best Portal Paylasım Forum Sitesi
Hosgeldin Misafir Kardesim.. Hemen Üye Ol ve Katıl Sende Bizden Ol.. Tek Yapman Gereken Üye Olmak..

Muş Tarihi ve Resimleri Samar

[ Yönetim ]

Muş Tarihi ve Resimleri 35125450
Best Portal Paylasım Forum Sitesi
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


♥♥Hoşgeldin; Misafir♥♥
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Muş Tarihi ve Resimleri UyeBestPortal Bu Forumda Yaşanıyor !
ÜYE OLMAK İÇİN TIKLA
Muş Tarihi ve Resimleri Giris

 

 Muş Tarihi ve Resimleri

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
DquKan
Kurucu Yönetici
Kurucu Yönetici
DquKan


<b>Takımım</b> Takımım : Muş Tarihi ve Resimleri D1e2ee3fede4072d5e25570324a07802
<b>Mesaj Sayısı</b> Mesaj Sayısı : 598
<b>Rep Puanı</b> Rep Puanı : 25
<b>Nerden</b> Nerden : İst
<b>İş/Hobiler</b> İş/Hobiler : Web Tasarım
<b>Lakap</b> Lakap : Admin :)

Cüzdan
Para Para: Limitsiz
Odun Odun: Limitsiz

Muş Tarihi ve Resimleri Empty
MesajKonu: Muş Tarihi ve Resimleri   Muş Tarihi ve Resimleri I_icon_minitimeC.tesi Tem. 18, 2009 5:56 am

Tarihi


Muş’un
ilk ne zaman kurulduğu ve adının kaynağı kesin olarak bilinmemektedir.
Muş adına dair pek çok rivayet vardır. Bir rivayete göre, Muş adı,
şehre, Asurlulardan kaçarak Muş yöresine gelen İbrani kabilelerinden
biri tarafından verilmiştir. Nitekim 1914 Bitlis Vilayet Salnamesinde
Muş adının İbrani’ce “Sulak verimli ve otlak” anlamına gelen “Muşa”
kelimesinden geldiği ileri sürülmüştür. Muşun, geçmişten günümüze
yemyeşil ve sulak bir ovaya sahip olması, bu rivayetin tümüyle asılsız
olmadığını, nispeten belirli bir gerçeğe dayandığını gösterir.

Bir diğer rivayete göre Muş adı, İÖ. 12 yy. Ege göçlerinden sonra
ilk kez Asur kaynaklarında adı geçen ve Yukarı Dicle Vadisine
yerleştikleri bildirilen Muşkiler’den gelmektedir. M.Ö. II. Binin
ikinci yarısında Orta Anadolu’da Hatti egemenliğine son vererek doğuya
doğru genişleyen Muşkiler’in bir kolu Muş yöresine gelerek şehrin
temelini atmıştır. Daha sonradan buradan Asur topraklarına
girmişlerdir. Asur kaynaklarında İÖ. 12-8 yy. arasında adlarından sık
sık bahsedilen Muşkiler’in İÖ. 12 yy. ilk yarısında büyük bir ordu ile
Toros dağlarını aşarak güneye indikleri ve Asur’un sınır kentlerini
tehdit ettikleri biliniyor. Bu dönemde Muşkiler’in bir kolu Muş kentini
kurarak buraya yerleşmiş olabilirler.

Muş’un kuruluşu ve adına dair diğer bir rivayet ise dini
kaynaklıdır. Buna göre, Muş’un Hz.Nuh’un oğlu Yasef’in (Yusuf) torunu
Muş oğullarınca kurulduğu rivayet edilmektedir. Öte yandan, Muş
Arapça’da “Şeffaf, Parlak” Farsça’da ise “Nehirlerde yolcu taşıyan
küçük gemi” anlamlarına gelmektedir.

İlk çağda Muş'u da içine alan bölgeye “Taronitit” deniyordu. Bu
bölgenin merkezi durumundaki Muşun adı da kimlik kaynaklarda “Taron”
olarak geçmektedir. Aynı kelime, islam çağlarında “Taron” olarak
kullanılmıştır.

Kaşgarlı Mahmut’un Divan-ı Lügat-i Türk adlı eserinde yer alan deyimde

Öldeçi sıçgan muş ayakı kaşır.
Ölecek sıçan kedi aşağı kaşır.

Buradan da Muş kedi manasına geldiği görülmektedir.


EVLİYA ÇELEBİ’NİN GÖZÜ İLE MUŞ

Van eyaleti
hükmünde Van deryası sahilindeki Tahtuvan subaşılığına iki menzil ve
Bitlis’e bir menzil yakındır. Şerefname tarihinin dediğine göre bu Muş
şehri, Azerbaycan şehirlerinden bir tanesi idi. Sonra Van deryasının
kuzeyinde (Adilcevaz ) kalesi yakınındaki Süphan dağında halen mahfuz
durup 40-50 senede bir ses duyulur, 70-80 senede bir kere 5- 10 gün
kadar Süphan kayasından kuyruğunu çıkarır bir yedi başlı ejder, o
asırda fırsat bulup bütün Nemrutluları yiyerek Allah’ın emriyle yine
Süphan dağındaki mağarasına girip mahpus kalmıştır. Sonra yine Nemrut
lâin kavmine Cenab-ı Hak Muş sahrasında bir büyük fare hâsıl edip bütün
Nemrutluları yedirerek Muş ahalisini helak ettiği için şehrin adına
(Muş) derler. Muşun çıktığı büyük mağara halen görülür. Bu mağara
içinde olan fare ve sıçan başka bir diyarda yoktur. Allah’ın emriyle
İskender’in Filkos namındaki hekiminin tılsımı sebebiyle Muş Sahrasında
asla sıçan olmaz. Timurlenk Al-i Osman üzerine hareket edince bu Muş
şehrini ve kalesini harap, halkını kebap, evlerini türap eylemiştir ki
halen haraplı eserleri görülür. Şehir, Muş sahrasının ağzında bir dağın
eteğindedir.



MUŞ’UN TARİHİ

İLK ÇAĞDA MUŞ

Muş’un ilk çağ tarihi Urartu’larla başlar, ne var ki Muş’un dahil
olduğu Doğu Anadolu’nun yüksek düzlüklerindeki M.Ö. II.bin’e ait
yerleşmeleri, henüz yeterince gün ışığına çıkarılamadığından,
Urartu’ların atalarının kimler olduğu kesin olarak bilinmemektedir.

Doğu Anadolu’nun bilinmeyenlerle dolu karanlık tarihi dönemleri,
Asur kaynakları ve kitabeleriyle bir ölçüde aydınlanmıştır. İlk
çiviyazılı kaynaklar Asur Kralı 1. Salmanassar (M.Ö.1274-1245) dönemine
aittir. Asur kaynaklarına göre Doğu Anadolu’nun dağlık yörelerinde
Nairi Konfederasyonu adı altında birbirinden bağımsız küçük beylikler
vardı. Asurluların baskısı altında yaşayan bu beylikler 1.
Salmanassardan önceki Asur kralının ölümünü fırsat bilerek
ayaklandılar. 1. Salmanassar bu başkaldırıyı bastırmak amacıyla Urartu
topraklarına girdi. Asur’luların Urartu-Nairi ayaklanmalarına karşı
giriştiği saldırılar aralıklarla 400 yıl kadar sürdü.

Urartu’ların tarih sahnesine çıkışları M.Ö. XIII. YY’a rastlamakla
birlikte devlet olarak teşkilatlanmaları MÖ. IX. YY.’dadır. Önceleri
dağınık bir konfederasyon durumunda olan Urartu’lar Asur Kralı III.
Salmanassar’ın çağdaşı olan ilk Urartu Kralı Aramu (MÖ.850-840) dan
sonra birleşik bir krallık durumuna geldiler.

Urartu devletinin gerçek kurucusu Aramu’dan sonra kral olan I.
Sarduri (MÖ.840-830) dir. Kral İşpuini dönemi (MÖ.830-810) Urartuların
büyük bayındırlık işlerine giriştikleri, Menuas dönemi (MÖ. 810-786)
Urartu devletinin Ön Asya’nın en güçlü devleti durumuna geldiği ve
devletin egemenlik alanının genişlediği dönemdir. MÖ. VIII. YY.
ortalarında, Urartu Devletinin egemenliği tüm Doğu Anadolu Bölgesine
yayıldı. 1. Argişti (MÖ. 786-764) den sonra yerine geçen oğlu II.
Sarduri’nin dönemi (MÖ. 764-735) Urartu Devletinin zirvesi
sayılmaktadır. Muş Varto’ nun Kayalıdere mevkiinde 1965’te yapılan
kazılarda ortaya çıkarılan Urartu kalesi bu Kralın dönemine aittir.

Urartu Devletinin bundan sonraki tarihi Asurlular, Kimmerler ve
İskitlerin bitmez tükenmez saldırılarıyla sürdü, Urartu Devleti, MÖ.
585’te İskid akınları sonunda yıkıldı.

Muş’un Urartu Devleti için önemi krallığın batı yolunun önemli bir
merkezi durumunda olmasından geliyordu. Başkent Tuşpa’dan batıya giden
yol Malazgirt Ovasını geçtikten sonra Murat Irmağı vadisi boyunca
Varto’nun güneyinden Muş Ovasına varıyor. Buradan batıya yöneliyor,
Bingöl üstünden Elazığ-Malatya yolu ile de Orta Anadolu ve Kuzey
Suriye’ye uzanıyordu.

Muş’un ilk çağ tarihinde Urartular’ı Medler takip etti. Günümüz
İran Azerbaycan’ında yaşamakta olan Medler, Asur Devleti’ni ortadan
kaldırdıktan (MÖ 609) sonra Muş Ovası’na yöneldiler. Medler,
Kimmer-İskit saldırılarından yorgun düşen Urartu Devleti’ni, tarih
sahnesinden silmekte zorlukla karşılaşmadılar. Ne var ki, Medler’in
Doğu Anadolu’daki hâkimiyetleri fazla uzun sürmedi. Persler, Med
ordusunu yenerek (M.Ö. 550) bu devleti ortadan kaldırdılar.

Persler’in Doğu Anadolu’daki hâkimiyetleri yaklaşık 200 yüzyıl
kadar sürdü. Persler, I.Dareios zamanında güçlerinin zirvesine
çıktılar. Muş ve çevresi Pers hâkimiyetinde Babil Büyük Satraplığı
içinde yer aldı Pers döneminin en önemli gelişmesi, İmparator II.
Artakserkses’e karşı baş kaldıran küçük kardeşi Kiros’un, savaşı
kaybetmesi ve “Onbinler” diye anılan yenik ordusuyla ünlü Anabasis
yürüyüşünü gerçekleştirmesidir. (MÖ 401) “Onbinler” Aras ve Kelkit
vadilerine doğru çekilirken Bingöl ile Muş arasındaki alanları
geçmişlerdir. Bu ordunun çekilişini yöneten Yunanlı komutan ve tarihçi
Ksenofon, Muş ve çevre yaylalarında yaşayan halkın oymak hayatı
sürdürdüğünü, ordusuna buğday, arpa, sebze, et ve binek atı sağladığını
anlatır.

Muş ve çevresi, uzun yüzyıllar Romalıların, Partların ve Ermeni
derebeylerinin hâkimiyet mücadelelerine sahne oldu. Doğu Anadolu’nun bu
bölgesi adı geçen devletler arasında sık sık el değiştirmesine rağmen,
bu mücadelelerden üstün çıkan taraf Partlar oldu, Roma
İmparatorluğu’nun üstünlüğü hiçbir zaman kalıcı olmadı. Partlar’la,
Romalılar arasındaki bitmez tükenmez savaşların sonuncusu 215-216’da
gerçekleşti. Roma İmparatoru Macrinus, Nisibis, (bugünkü Nusaybin)’i
bırakarak geri çekilince, Güney Doğu Anadolu’dan Fırat’ın batısına
kadar olan Roma hakimiyeti sona erdi (217).

Part ve Pers kökenli Sasani hanedanından gelen I.Ardeşir’in
İran’da kurduğu Sasaniler Devleti (MS 226), Doğu Anadolu’nun tarihinde
yeni bir güç olarak ortaya çıktı. Sasaniler, çok kısa bir süre içinde
hâkimiyet alanlarını genişleterek Roma İmparatorluğunun en büyük
rakipleri oldular. Geçmiş Yüzyıllardaki Roma Part mücadeleleri yerini
artık Roma- Sasani mücadelelerine bırakmıştı.

Sasani’lerin hâkimiyeti yaklaşık 400 yıl sürdü. Roma
İmparatorluğu’nun ikiye ayrılmasıyla ilkçağ sona erdiğinde Doğu
Anadolu, bu kez uzun yıllar sürecek Bizans-Sasani mücadelelerine sahne
olacaktı.

Resimleri

Muş Tarihi ve Resimleri Mus-dortlu-kartpostal-1


Muş Tarihi ve Resimleri Mu%C5%9F%20resmi


Muş Tarihi ve Resimleri 003_mus_ovasi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://bestportal.yetkin-forum.com
 
Muş Tarihi ve Resimleri
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Best Portal Paylasım Forum Sitesi :: Hizmetler :: Köyler ve Şehirler-
Buraya geçin: