2000'ler [değiştir] 2003 İstanbul Saldırıları [değiştir]Ana madde: 2003 İstanbul Saldırıları2003 yılının Kasım ayında
İstanbul'da meydana gelen terör saldırılarını
El Kaide örgütü üstlendi.
15 Kasım 2003'te
Neve Şalom Sinagogu ve
Beth İsrailSinagoguna düzenlenen saldırılar sonucu 27 kişi öldü. Bomba yüklü
araçlarla düzenlenen saldırılarda intihar saldırganları da öldü.
Patlamaların meydana geldiği sinagoglar ve çevresinde büyük hasar
meydana gelirken, en az 300 kişi de yaralandı.
Saldırıların sorumluluğunu önce
İBDA-C örgütü üstlendi. Ancak örgütün bu çapta bir saldırı düzenleyemeyeceği iddia edildi.
Sinagog saldırılarından beş gün sonra,
20 Kasım 2003'te
yine bomba yüklü araçlarla iki saldırı düzenlendi. 20 Kasım
saldırılarının hedefi İstanbul'daki İngiliz Konsolosluğu ve HSBC
Bankası'nın genel merkezi oldu. Saldırılarda İngiltere'nin Türkiye
Büyükelçisi
Roger Short ve tiyatro sanatçısı
Kerem Yılmazer'in de aralarında bulunduğu 30 kişi hayatını kaybetti, 400 kadar kişi de yaralandı.
Saldırıları El Kaide ile bağlantılı olduğu söylenen
Şehit Ebu Hafs El Mısri Tugayı örgütü üstlendi. Örgüt, hedeflerinin "İngiliz çıkarları" olduğunu duyurdu.
Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven Darbe Teşebbüsü İddiaları [değiştir]Ana madde: Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven Darbe Teşebbüsü İddialarıSarıkız,
Ayışığı,
Yakamoz ve
Eldiven,
Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetini devirmek için
2004 yılında planlandığı iddia edilen darbe girişimleridir. Oramiral
Özden Örnek'e ait günlüklere göre
2003 ve
2004 yıllarında dönemin Jandarma Genel Komutanı Org.
Şener Eruygur'un liderliğinde darbe planları hazırlanmış fakat Genelkurmay Başkanı
Hilmi Özkök'ün engellemesiyle bu girişimler sonuçsuz kalmıştır.
2008 yılında Şener Eruygur'un
Ergenekonoperasyonu kapsamında tutuklanmasıyla, bu darbe planlarının Ergenekon
çetesiyle ilişkisi olduğu iddia edilmiş ve Eldiven adlı bir darbe
teşebbüsünün daha planmış olduğu öne sürülmüştür.
Bu darbe teşebbüsleri, ilk olarak
Nokta dergisinin
29 Mart 2007 tarihli sayısında dönemin
Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral
Özden Örnek'e ait günlükleri yayınlamasıyla ortaya çıktı. Dergi,dönemin kuvvet komutanlarının
AK Parti hükümetinin izlediği politikalardan rahatsız olduğunu ve
2003 ve
2004 yıllarında Sarıkız ve Ayışığı adlı iki darbe planı hazırladıklarını iddia ediyordu. Haber üzerine 13 Nisan 2007’de
Nokta dergisinin binası askeri mahkeme kararıyla basıldı.
27 Nisan Genelkurmay Başkanlığı Basın Açıklaması [değiştir]Ana madde: 27 Nisan Genelkurmay Başkanlığı Basın AçıklamasıGenelkurmay Başkanlığı internet sitesi
27 Nisan Genelkurmay Başkanlığı Basın Açıklaması [7],
Türk Silahlı Kuvvetleri adına Genelkurmay Başkanlığı'nın Cumhurbaşkanlığı seçimi dolayısı ile
27 Nisan 2007 tarihinde gece saat 23:20'de
[8] yaptığı, lâiklikle ilgili açıklama. Bu açıklama bazı siyasetçi ve gazeteciler tarafından "
muhtıra" olarak tanımlanmıştır.
[9] Bildiri internet aracılığıyla verildiği için "e-muhtıra" olarak adlandırılmıştır.
[10]Genelkurmay Başkanlığı'nın
12 Nisan tarihinde, yapılacak olan Türkiye Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde yaptığı ve birçok köşeyazarının katıldığı
[11][12][13][14][15],
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin "******çülüğe, laikliğe ve cumhuriyetin
temel ilkelerine sözde değil özde bağlı" bir Cumhurbaşkanı adayı
profilinin çizildiği "Basın Bilgilendirme Toplantısı"nın ardından
yaşanan adaylık sürecinin ve rejim ile ilgili kaygıların
değerlendirildiği ve şimdiye kadarki Genelkurmay Başkanlığı Basın
açıklaması metodolojisine uymayan açıklama ile başlayan süreç.
Açıklamanın ardından birçok gazeteci ve yazar tarafından yapılan
değerlendirmelerde bu açıklamanın olağan bir açıklama sayılamayacağını;
bunun Genelkurmay Başkanlığı tarafından alışılmadık bir uslûp ile
kaleme alındığı ve bir muhtıra olduğu görüşü ağırlık kazanmıştır.
[16] İç isyanlar ve Terörle mücadele [değiştir] Ergenekon Operasyonu [değiştir]Ana madde: Ergenekon OperasyonuErgenekon Operasyonu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından
Türkiye Cumhuriyeti'nde
kaos ortamıyaratarak askerî darbeye zemin hazırlamak amacı ile suikastlar
düzenleyen bir silahlı teşkilat olduğu iddia edilen Ergenekon isimli
oluşuma yönelik operasyonlardır. Ergenekon isimli bir örgütün varlığı
2007 öncesinde de zaman zaman konuşulmuş 2007'de başlayan operasyonlar
sonrası Türkiye'nin ana gündem maddesi olmuştur. 150'ye yakın şüpheli
hakkında 25 Temmuz 2008 tarihinde bir kamu davası açılmıştır. Hâlen
devam eden davada bazı ordu komutanı dahil, çeşitli emekli ve muvazzaf
subay ile onların sivil işbirlikçileri olduğu iddia edilen, birçok
gazeteci, akademisyen, yeraltı dünyası ismi ve sivil toplum örgütü
liderinin; seçimle işbaşına gelen meclis ve hükûmeti devirecek bir
askerî darbe planlamak ve Ergenekon adında bir silahlı
terör örgütü kurmak suçlamasıyla yargılanmaktadır. Davanın çıkış kaynağı ise 12 Haziran 2007 Ümraniye'de emekli astsubay
Oktay Yıldırım'dan, iki hafta sonra da Eskişehir'de emekli binbaşı
Fikret Emek'ten
ele geçirilen el bombalarının seri numaralarının 2006 Mayıs ayında
Cumhuriyet gazetesi binasına atılan el bombalarıyla örtüşmesi olmuştur.
Bulunan el bombaları üzerine başlayıp genişleyen soruşturma kapsamında
kamuoyunun da yakında tanıdığı birçok kişi gözaltına alınmıştır.
Dava hakkında hazırlanan iddianame 25 Temmuz 2008'de kabul edilmiş ve davanın ilk duruşması 20 Ekim 2008 tarihinde
Silivri Cezaevi içindeki adliyede yapılmıştır.
PKK [değiştir]Ana maddeler: Doğu isyanları listesi ve PKKİlk ayaklanma
1921 yılında
Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne karşı bağımsız zaza-alevi devleti kurma amacıyla
[kaynak belirtilmeli]girişilen Koçgiri aşireti tarafından başlatılan Dersim aşiretlerinin de desteklediği (
Tunceli) yöresinde gerçekleşen
Koçgiri İsyanıayaklanmasıdır. Koçgiri ayaklanmasını Zaza-alevilerden; Haydar ve
Alişan beyler ile Gülağaoğullarından Mehmed İzzet, Naki, Hasan Askeri,
Kazım ve Alişir yönetmiştir. İsyan, Nurettin Paşa ve Topal Osman
yönetimindeki [Giresun] muhafız alayı tarafından kısa sürede
bastırılmış ve isyandan netice alınamamıştır. İsyana katılıp
yakalananlara idam cezası verilmiş ancak daha sonra Dersim
aşiretlerinin araya girmesiyle
Mustafa Kemal Paşa cezaları kaldırmıştır.
1930'larda meydana gelen
Dersim isyanı, yapılan bir askerî harekâttan sonra
13 Kasım 1937'de
sona erdi. Ayaklanmanın lideri Seyit Rıza ile 6 kişi idam edildi. Çok
sayıda ayaklanmacı değişik hapis cezalarına çarptırıldı. Durulmayan
olaylar üzerine
1938'de yeni bir ayaklanma çıktı ve başlatılan ikinci askeri harekat sonunda Eylül
1938'de ayaklanma tamamen bastırıldı.
TBMM'de yapılan görüşmelerde, bu gelişmelerin başta
Fransa ve Fransa'nın mandası altındaki
Suriye tarafından kışkırtıldığı ileri sürüldü. Başbakan
İsmet İnönü ise,
Tunceliilinde iki yıldır izlenen reform programının amacının bölgenin uygar
bir hâle getirilmesi olduğunu belirterek, programa karşı bölgede
direniş olduğunu belirtmiştir.
Kurtuluş Savaşı sırasında dahi yaşanan isyanlar Cumhuriyetin ilanından sonrada devam etmiş ve etmektedir.
1970'lerin başında örgütlenmeye başlayan,
1984'te dağ kadrolarını oluşturarak paramiliter yapıya bürünen, Kürdistan İşçi Partisi (
Kürtçe:
Partiya Karkerên Kurdistan, daha alışılmış hâliyle
PKK), KADEK ve Kongra-Gel isimlerini kullanmış olan, kendisine
Türkiye'nin güneydoğusu,
Irak'ın kuzeyi,
Suriye'nin kuzeydoğusu ve
İran'ın kuzeybatısını kapsayan bölgede bir devlet kurmayı amaçlayan ve bu amaçla söz konusu toprakların
Türkiye Cumhuriyeti sınırları dahilinde kalan kısmına sahip olabilmek için
Türk Silahlı Kuvvetleri ve sivillere karşı silahlı eylem yapan örgüt,
15 Şubat 1999'da
Abdullah Öcalan'ın
Kenya'da
uluslararası bir operasyonla yakalanması ile büyük oranda çökertilmiş
ve etkinliği yok denecek noktaya getirilmiştir. Bugün ise ad değiştirip
siyasallaşarak meşrulaşma çabasına girmiştir.
İktisadi tarih [değiştir]Ana madde: Türkiye EkonomisiMustafa Kemal ******;
“ | Askerî ve siyasi zaferler iktisadi zaferle taçlandırılmazlarsa elde edilen zaferler sürüp gidemez, az zamanda söner... | ” |
|
diyerek bir ülkenin varlığını ve bağımsızlığını sürdürebilmesinin
yegane koşulunun iktisadi alanda gelişmek olarak dile getirdiği
anlayışını birçok devrim niteliği taşıyan atılımlar yaparak uygulamaya
geçirmiştir.
******’ün uyguladığı modelin özgünlüğü de burada kendini göstermektedir. Bu modelin
ulusal çıkarları öne alan, tam bağımsızlık ilkesine dayalı,
demokratik nitelikleri sıklıkla vurgulanmıştır.
Lozan görüşmelerinin kesintiye uğradığı bir dönemde (
17 Şubat –
4 Mart 1923) düzenlenen “
Türkiye İktisat Kongresi” ekonomik bağlamda
ulusalcılık yönelimine ilişkin atıfların oldukça yoğun yapıldığı bir toplantı olmuş, devletin
millî iktisat ilkelerini benimsediğini ifade eden kararlar alarak
Misak-ı İktisadi olarak adlandırılan ekonomik hedef ve yöntemleri ortaya koymuştur. Bu esaslar bütün zorluklara ve sorunlara rağmen
Türkiye Cumhuriyeti’nin ekonomik siyasetinin esaslarını teşkil etmiştir.
Türkiye’nin bu yıllarda belirlediği ekonomik model “
Karma-ekonomik”
bir modeldir. Özel sektörün serbest faaliyeti desteklenmekle birlikte,
bu noktadaki çeşitli yetersizlikler yüzünden devletin ekonomik alanda
faaliyeti adeta bir zorunluluk olmuştur. Fakat bu kararların asıl
dikkati çeken tarafı : devletin düzenleyiciliğine ve destekleyiciliğine
yoğun olarak vurguda bulunulmasıdır.
Türkiye'de çok partili sisteme geçiş ve dünya ile ekonomik ilişkilerin sıkılaşması,
İktisadi İşbirliği ve Gelişme Teşkilatı (OECD),
Dünya Bankası (IBRD) ve
Uluslararası Para Fonu'na (IMF) üyelikle birlikte liberal düşüncelerle etkileşimin arttığı görülmektedir.
[17]ALINTIDIR WİKİPEDİA